Haber

The Guardian: Ölümcül yolsuzluk Türkiye’de çok fazla yıkıma neden oldu

The Guardian gazetesinden Constanze Letsch, Maraş merkezli depremlerin Türkiye’de yol açtığı tahribat ve can kayıplarına ilişkin bir yazı yazdı. Letsch, “Türkiye’de depreme bir doğal afet neden oldu. Ölümcül yolsuzluk bu kadar çok ölüme neden oldu” diye yazdığı yazısında, “Kolay yolu seçen müteahhitler, yıkılan binaları güvende diyerek sattılar. Ama bunlara izin veren, denetimleri gevşek tutan yetkililer de bir o kadar suçlu” dedi.

Maraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerde Türkiye ve Suriye’de can kaybının 37 bini geçtiğini hatırlatan Constanze Letsch, depremlerde yıkılan binaların birçoğunun “mevzuata uygun olarak lüks binalar” olarak satıldığını hatırlattı. en son deprem güvenlik standartları ile”.

“BU AÇGARLIK VE VURGULAMA TEK SUÇ DEĞİLDİR”

Constanze Letsch konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu:

“Sorumlu müteahhitlerden bazıları Türkiye’yi terk etmeye çalıştı. Güvenlik kurallarını ihlal ettikleri iddiasıyla 130’dan fazla kişi gözaltına alındı, çok sayıda inşaat firması sahibi tutuklandı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ‘yanlış yapan herkes sorumlu tutulacaktır’ dedi.

Ancak bu tür açgözlülük ve apaçık vurgunculuk münferit suçlar değildir. Bu binalar, devlet tarafından verilen inşaat izinleri ve izinleri, görünüşte bağımsız yapı müfettişlerinin imzaları ve inşaat ekipmanlarının kalite denetimlerini yapan laboratuvarlardan alınan raporlar olmadan inşa edilemezdi. Yıkıcı ve tatmin edici olmayan inşaat dalının abartılı büyümesini kolaylaştırmayı amaçlayan inşaat ve gayrimenkul yönetmeliklerinde değişiklik yapılmasaydı bunlar ilerleyemezdi.”

‘YOLSUZLUĞU ORTAYA ÇIKAN İLK YOK EDEN DEPREM DEĞİL’

Constanze Letsch, 6 Şubat depremlerinin Türkiye’de “bir hükümetin yolsuzluğunu ve beceriksizliğini ortaya çıkaran ilk yıkıcı deprem olmadığının” da altını çizdi. Letsch, “Ancak AK Parti 20 yılı aşkın bir süredir iktidarda ve hilekârlığıyla nam salmış inşaat koluyla uğraşmak, sorumsuz müteahhitleri dizginlemek, güvenli ve sağlıklı bir şekilde hizmet vermek için zaman ve imkan buldu. Binalarda ülkedeki tüm vatandaşlar şok riskiyle karşı karşıya. Ama yapmamayı seçti. Bunun yerine, sosyal ve çevresel maliyetleri ne olursa olsun, ekonomik büyümenin ana motoru olarak devasa altyapı ve inşaat projelerine odaklandı.”

2004 yılından bu yana ‘inşaat, emlak, yerel yönetim ve konut finansmanı alanında kapsamlı yasal ve kurumsal reformlar’ hakkında bilgi veren Letsch, ‘çoğu marjinal veya yoksul vatandaşlar olmak üzere onbinlerce insan evlerinden tahliye edildi’ dedi. kentsel dönüşüm projeleri ile evlerinin Söz konusu projelerin ‘evleri depremlere ve diğer afetlere karşı daha dayanıklı hale getirmek için çok az şey yaptığını’ kaydetti.

Letsch, “Yerel politikacılar ve uzmanlar yıllardır şehirlerin ve kasabaların şiddetli sarsıntılara dayanamayacağı konusunda uyardı, ancak sesleri dikkate alınmadı” dedi.

‘BU YOLSUZLUK VE YUNAN AĞI ÖNCE ÇÖZÜLMELİ’

Yıllar geçtikçe “yapılar üzerindeki tüm uzman kontrolünün usulsüzlüklere göz yumularak zayıflatıldığına” işaret eden Letsch, “bu arada hükümet, güvenli ve kontrollü yapılar sağlama sorumluluğunu serbest piyasa güçlerine bıraktı” diye yazdı. Letsch, “Bina kontrolleri özelleştirildi, arazi uzmanlığından daha yüksek bir öncelik verildi” dedi.

Bu kapsamda pek çok yapının ‘imar affından’ yararlandığını hatırlatan Letsch, şehir plancısı Buğra Gökçe’nin paylaştığı verilere atıfta bulunarak, 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerden etkilenen yaklaşık 294 bin binaya imar affı verildiğini söyledi. Örneğin deprem olduğunda bir yönetmeliğin Meclis’te onaylanmayı beklediğini ve can kaybına neden olan binalardan kaçının af kapsamına alındığının belli olmadığını kaydeden Letsch, “Bu felaketin sorumluları eğer Hesap sorulacaksa, önce bu yolsuzluk, kayırmacılık ve açgözlülük ağı çözülmelidir.” (DIŞ HABERLER)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu